D Vitamini takviyesindeki artış ve azalmayı girin
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
ZinoShine+ |
0
|
kez/hafta |
Xtend/Xtend+ |
0
|
kez/hafta |
BalanceOil+/Vegan/AquaX |
0
|
kez/hafta |
Protect+ |
0
|
kez/hafta |
Essent+ (softgels) |
0
|
kez/hafta |
Başka bir tedarikçiden - kez/hafta |
0
|
kez/hafta |
D Vitamini takviyesindeki artış ve azalmayı girin
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
gün, haftalık
ZinoShine+ |
0
|
kez/hafta |
Xtend/Xtend+ |
0
|
kez/hafta |
BalanceOil+/Vegan/AquaX |
0
|
kez/hafta |
Protect+ |
0
|
kez/hafta |
Essent+ (softgels) |
0
|
kez/hafta |
Başka bir tedarikçiden - kez/hafta |
0
|
kez/hafta |
Tarih:
Ülke:
Cinsiyet:
Tarih:
Ülke:
Cinsiyet:
According to EFSA:
1. DHA contributes to the maintenance of normal brain function
2. EPA and DHA contribute to the normal function of the heart
According to EFSA, vitamin D:
3. contributes to normal absorption/utilization of calcium and phosphorus
4. contributes to normal blood calcium levels
5. contributes to the maintenance of normal bones
6. contributes to the maintenance of normal muscle function
7. contributes to the maintenance of normal teeth
8. contributes to the normal function of the immune system
9. has a role in the process of cell division
Ölçüm ve Hesaplamalar
Birçok araştırmaya göre, sirküle eden kan lipitlerinin yağ asidi profili, beslenme yoluyla aldığınız yağ miktarını yansıtır ve bu da sağlık durumunuzla ilişkilidir [23, 24, 25, 26, 27]. Kanınızda bulunan yağlar; vücudunuzda enerji üretmek ve dokuların yanı sıra hücre zarları dahil olmak üzere hücreleri üretmek için bulunan yağ türlerini gösterir. Besleyici temel yağ asitleri Omega-6 Linoleik asit (LA) ve Omega-3 Alfa-linolenik asidin (ALA), vücut kendi kendine üretemediğinden beslenme yoluyla alınması gerekir. Besleyici temel Omega-6 Linoleik asidi (LA), vücutta Omega-6 Araşidonik asidine (AA) dönüştürülür. Besleyici temel Omega-3 Alfa-linolenik asit (ALA) ise Şekil 1’de gösterildiği üzere vücutta Omega-3 Eikosapentaenoik aside (EPA) ve Omega-3 Dokosaheksaenoik aside (DHA) dönüştürülür. Ancak sebzelerden elde edilen ALA, deniz ürünlerinden elde edilen EPA ve DHA’ya yeterli miktarda dönüştürülemez. Bu nedenle EPA ve DHA’nın, deniz ürünlerinden doğrudan alınması gerekir.
Omega-6 ve Omega-3 yağ asitleri, hücre zarlarında depolanır. Omega-6 Araşidonik asit (AA), Omega-3 Eikosapentaenoik asit (EPA) ve Omega-3 Dokosaheksaenoik asit (DHA) gibi Omega-6 ve Omega-3 yağ asitleri hücre zarlarından atıldığında güçlü, yerel “hormonlara” dönüştürülür. Bu yerel “hormonlar”, vücuttaki enflamasyonu ve akıcı kas kasılmalarını kontrol eder. Beslenme şeklinizin pro-enflamatuar veya anti-enflamatuar olduğunu belirleyen etken, prekürsör yağ asitleri AA, EPA ve DHA tarafından üretilen bu yerel “hormonlardır”. Uzun süreli pro-enflamatuar beslenme, sağlığınızda bir felakete yol açabilir.
Grönland Eskimolarının ideal kalp sağlığı, bilim insanlarının yüksek balık tüketiminin koruyucu etkisi olabileceğini düşünmesine neden olmuştur [28]. Her hafta en az 30 gram balık tüketen orta yaşlı Hollandalı 852 erkek ile yürütülen 20 yıllık bir çalışmada, bu bireylerde balık tüketmeyen erkeklere göre kalp sağlığının daha iyi olduğu tespit edilmiştir [29]. Günlük en az 35 gram balık tüketen 2.100’ü aşkın Chicago’lu erkekle yapılan 30 yıllık bir çalışma da hiç et tüketmeyenlere kıyasla bu bireylerde daha kalp sağlığının daha iyi olduğunu ortaya koymuştur [30]. Balıktan elde edilen Omega-3 EPA ve DHA’sının kalp sağlığı üzerindeki en önemli etkilerinden biri, birincil ve ikincil korumada ventriküler fibrilasyonu ve bunun sonucunda kalp durmasını önleme becerileridir [31].
Şekil 1. Omega-6 Linoleik asidin (LA) Omega-6 Araşidonik asitle (AA) ve bitkisel Omega-3 Alfa-linolenik asidin (ALA) deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 EPA ve DHA ile metabolizması
Deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 EPA ve DHA seviyesi, özellikle yaşam tarzına ilişkin birçok sağlık durumunda önemli bir belirleyicidir. Omega-3 seviyeleri ve hastalıklar hakkında daha fazla bilgi için lütfen 6, 8 ve 32 numaralı bilimsel referans yazılarını okuyun. Deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 Eikosapentaenoik asit (EPA), kaslarda ve karaciğerde bulunan en önemli Omega-3 yağ asidiyken yine deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 Dokosaheksaenoik asit (DHA); gözler, sperm ve serebral kortekste baskın olarak bulunur. Omega-3 yağ asidi DHA, özellikle prematüre bebeklerde beyin ve retinanın normal işlevselliği ve gelişimi için büyük önem taşır. Doğum öncesi beyin gelişimi için önemli olan DHA, beyindeki zar fosfolipidi yağ asitlerinin %40’ını oluşturur. İdeal DHA tüketimi; beyin ve retina gelişimi, yaşlanma sürecini yavaşlatma, bellek oluşumu, sinaptik zar işlevi, fotoreseptör biyojenez işlevi ve nöroprotektif işlevi gibi sağlık açısından birçok faydayla ilişkilendirilmektedir [10, 33, 34].
Şekil 2. Dengesiz ve pro-enflamatuar beslenme
Şekil 3’te görüldüğü üzere, laboratuvarımızda analiz edilen ilk 45.331 kişiden alınan örnek sonucunda, çoğu kişide Omega-6 (AA)/Omega-3 (EPA) dengesizliği bulunduğu ve bu kişilerin beslenme alışkanlıklarını değiştirmesi gerektiği ortaya koyulmuştur. Bu sonuçta, 400.000 örneğin değerlendirilmesinin ardından (Haziran 2019 itibarıyla) bir değişiklik görülmemiştir.
Şekil 3. Omega-6 (AA) / Omega-3 (EPA) Dengesinin, tercih edilen Omega-3 seviyesiyle birlikte 3:1 oranının altında olması beklenir.
Normal Omega-6 ve Omega-3 dengesi, normal hücre ve doku gelişimini (homeostaz) sürdürme ve vücudun enflamasyonu kontrol etmesine yardımcı olma açısından da önemlidir. Bu yağ asitleri; sorunsuz kas kontraksiyonları ve rahatlamanın yanı sıra enflamatuar süreçleri düzenleyen prostaglandin, lökotrien ve tromboksan gibi yerel “hormonların” öncül belirteçleridir.
Yaşam tarzına ilişkin birçok sağlık sorununda Omega-6 ve Omega-3 yağ asitlerindeki dengesizlikleri gözlenir. Omega-6/Omega-3 dengesizliği ve hastalıklar hakkında daha fazla bilgi için lütfen 7, 12 ve 16 numaralı bilimsel referans yazılarını okuyun. Omega-6 ve Omega-3 yağ asitlerinin ideal, dengeli ve anti-enflamatuar şekilde alımı, bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi için anneden çok ve dengeli miktarda Omega-6 ve Omega-3 yağ asidi alınması gerektiğinden hamile kadınlar ve bebeklerinin sağlığı için ciddi önem taşır [35, 36]. Omega-6 ve Omega-3 yağ asitlerinin ideal dengesi; akıl sağlığı ve sinir işlevlerini, sağlıklı bir kalp ve dolaşım sistemini, mide, bağırsak ve akciğer işlevlerini ve hatta sağlıklı bir cildi destekler (bkz. Research, şirket içi gelişim projeleri).
Şekil 4. Dengeli beslenme
Araşidonik asit (AA), vücut için en önemli Omega-6 yağ asididir. Burası; prostaglandinler, tromboksanlar ve lökotrienler gibi Omega-6 tarafından tetiklenen yerel doku hormonlarının üretimi için başlangıç noktasıdır. Bu doku hormonları, enflamatuar işlemlere dahil olur ve acının en büyük sebebidirler. Enflamasyon, enfeksiyon veya yaralanmaya tepki olarak ortaya çıkan fizyolojik bir süreçtir. Akut enflamasyonun asıl işlevi ise enfeksiyonun ilerlemesini veya yaranın etkisini kısıtlayarak vücudu hasarlardan korumaktır. Devamlı (kronik) enflamasyon, vücudunuz için zararlı olabilir.
AA Endeksinde, ölçülen toplam yağ asitlerinin yüzdesi olarak Omega-6 yağ asidi Araşidonik asidin (AA) ölçülen değeri gösterilir. Tercih edilen ortalama değerler, %8,3 optimum hedef değeriyle %6,5 ila 9,5 arasındadır. Bazı bireyler genetik olarak %5’in altında AA seviyesine yatkınken (skaladaki sarı veya kırmızı aralık) diğer bireyler %10 üzeri seviyelere yatkındır (skaladaki sarı veya kırmızı aralık). Birinci grup, tavuk gibi tahılla beslenen hayvanlardan elde edilen yumurta ve et ürünlerinin dahil olduğu Araşidonik asit (AA) beslenme kaynaklarının alımını artırmayı düşünebilirken, ikinci grup ise AA bakımından zengin beslenme kaynaklarından kaçınarak fayda görebilir.
AA yüzdesi, hesaplamalarımızın birçoğuna dahil edilen bir etkendir ve AA değeriniz, %5’in altında veya %12’nin üzerindeyse test sonuçlarında görülen bazı değerlerde istenmeyen etki yaratır.
Şekil 5. Araşidonik asit hedef yüzde değeri %8,3’tür.
Şekil 5’te görüldüğü üzere, laboratuvarlarımızda analiz edilen 42.489 kişiden alınan örneğe göre çoğu kişide ideal bir AA seviyesi görülmektedir. Sonuçlarda, Nisan 2020 itibarıyla değerlendirilen 369.000 örnekten sonra da değişiklik görülmemiştir.
Düşük AA seviyesi, AA sentezindeki yetersiz enzim etkinliğinden (Şekil 1) veya yağsız ya da yağ miktarı oldukça kısıtlı beslenmelerdeki yetersiz Omega-6 Linoleik asit (LA) tüketiminden kaynaklanabilir. Düşük AA seviyeleri, daha sık enfeksiyon kapma durumlarına veya yaraların daha geç iyileşmesine neden olabilir [37, 38].
Şekil 6’da görüldüğü üzere, ilk 45.329 kişiden alınan örneğin laboratuvarımızda gerçekleştirilen analizleri neticesinde ‘Hücre Zarı Akışkanlığına’ göre çoğu kişide dengesizlik olduğu ve bu kişilerin beslenme alışkanlıklarını daha iyi şekilde değiştirmesi gerektiği anlaşılıyor. Bu sonuçta, 400.000 örneğin değerlendirilmesinin ardından (Haziran 2019 itibarıyla) bir değişiklik görülmemiştir.
Şekil 6. Hücre Zarı Akışkanlığının tercihen 4:1 oranının altında olması beklenir.
Hücre zarı oluşumu ve yapısı, hücrelerin sağlığı ve sonuç olarak vücut için kritik öneme sahiptir. Bir yandan, zarın sağlam bir hücresel yapı sağlayacak kadar sert olması gerekir. Diğer yandan ise zarın besinlerin içeri girmesine ve atıkların dışarı atılmasın imkan tanıyacak kadar akışkan olmasının yanı sıra fosfolipid çift tabakasında hücresel reseptörlerin serbestçe salınmasına olanak tanıması gerekir. Fosfolipit çift tabakasındaki hücresel reseptörler, hücrelerin yaşamını etkileyen hormonlar ve diğer biyoaktif besinler için bağlayıcı konum veya “kenetlenme istasyonları” olarak işlev görür. Karaciğerden hücrelere yağ asitlerini ve diğer yağ bileşenlerini taşıyan kolesterol parçacıkları buna bir örnektir. Kolesterol parçacığının üstündeki sarı protein (Şekil 7), yağ asitlerini ve diğer yağ bileşenlerini hücreye iletmek için hücre zarı yüzeyindeki reseptöre bağlanmaktadır. Serbestçe salınan hücre reseptörlerinin ideal olarak bir nehir üzerindeki tekne gibi zar yüzeyinde hareket ediyor olması gerekir.
Şekil 7. Serbestçe salınan hücresel reseptörler ve kandaki yağ asitleri ve diğer yağ bileşenlerini karaciğerden vücuttaki tüm hücrelere taşıyan bir kolesterol parçacığı.
Şekil 8’de görüldüğü üzere, ilk 45.331 kişiden alınan örneğin laboratuvarımızda gerçekleştirilen analizleri neticesinde “Mental Dayanıklılık” ile ilgili olarak, kişilerin çoğunluğunda bir dengesizlik olduğunu ve beslenme alışkanlıklarını iyileştirmeleri gerektiğini ortaya koyulmaktadır. Bu sonuçta, 400.000 örneğin değerlendirilmesinin ardından (Haziran 2019 itibarıyla) bir değişiklik görülmemiştir.
Şekil 8. Akıl Sağlığının 1:1 oranının altında olması tercih edilir.
Aşağıdaki şekilde, bu değerdeki düşüşün ruh haliyle ilişkili zindelik durumlarına bağlı birçok etkeni ciddi oranda etkilediği görülmektedir [39]. Yağ asidi profilindeki dengesizliklerin depresyona yol açabileceğine dair çok sayıda kanıt vardır [40, 41]. Deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 EPA ve DHA da ruh hali stabilizatörü olarak işlev görebilir [42, 43].
3 ay boyunca günlük 3 g deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 EPA ve DHA tüketiminin, plasebo grubuyla karşılaştırıldığında madde bağımlılarında öfke ve kaygı duygularını önemli ölçüde azalttığı görülmüştür [44]. Bilişsel performansın, anti-enflamatuar deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 EPA ve DHA tüketimiyle daha iyi hale geldiği çok sayıda klinik çalışmayla da kanıtlanmıştır [45, 46, 47]. Çocukluk ve yaşlılık, deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3 (EPA ve DHA) alımının ideal beyin fonksiyonu için temel ihtiyaç olduğu iki kritik ve hassas dönemdir. Bu dönemlerde Omega-3 eksikliği, öğrenme ve hafıza eksikliklerinin yanı sıra ruh halindeki dalgalanmalarla ilişkilendirilir.
Muhtemel mekanizma, nöronlar nörotransmiterlerle uyarıldığında, hem deniz ürünlerinden elde edilen Omega-3'lerin (EPA+DHA) hem de Omega-6 Araşidonik asidin (AA) zar fosfolipitlerinden salınıp beyinde metabolize edilerek serbest DHA’dan gelen nöroprotektin D1 dahil olmak üzere prostaglandin, tromboksan, lökotrien, lipoksin, rezolvin ve protektin gibi birçok biyoaktif bileşende artışa neden olması olabilir. Bu biyoaktif yerel “hormonlar”; kalp kontraksiyonu ihtimalini etkileyen serotonin ve noradrenalin, sürekli dikkati etkileyen asetilkolin ve beyinde ödül odaklı öğrenmeyi etkileyen dopamin gibi nörotranmiterlerle ilişkili çok sayıda yolu düzenleyebilir ve etkileyebilir [48, 49, 50].